Büyüklerimiz Hep Masal Mı Anlatırdı Bizlere?




Birkaç zaman içinde memleketimizin vicdanlı insanları acı haberlerle ızdıraplara gark oluyorlar. Hayvanlara, insanlara ve bilumum canlılara karşı işlenen vahşet dolu suçlar vicdanlı olarak kabul ettiğim gönlüme de derince bir yara açtı. Dinin yozlaştırılmış yorumları ve ‘hareketler manzumesi’ olarak değerlendirilmesi yürürlükten kalkmaz ise bu tabloların misliyle Türkiye'ye acı faturalar ödeteceğini düşünüyorum. Hakk'tan değil halktan korkanların dini misyonları üstlenmiş olduğu günümüz Türkiye'sinde ilim irfan bahisleri değil vahşet haberlerinin konuşulması pek de garip bir durum gibi gözükmemekte aslında.


İmanın sömürüsünün yapıldığı toplumumuzda hangi gönül, rahatlıkla yarınları tahayyül edebiliyor? Hani Hz. Ömer  (r.h.) adaleti, hani Hz. Osman'ın (r.h.) hayası... Her haliyle insanlığımızdan utandırtan haberler gelmeden evvel ‘cadı avlayanlar’ bugün en ağır ceza verilsin diyor ama bilmiyorlar giden geri gelmiyor. Giden de kendi gitmiyor, acısıyla vicdanlıları da peşine takıyor.

 Eğitimde, hukukta, kültürde, sanatta, medyada, içtimai ve siyasi hayatta çıkarın egemen olduğu toplumumuz soruyorum size nereye gidiyor?

Artık bugün 'Eylül' bir ayın ismi değildir, 'Leyla' da bize ulaşılacak aydınlık sabahı hatırlatmıyor.

Kiralık diller çok, kalemler de bir hayli... Kimse yiğitlik yapamıyor. Kimse adam olamıyor bu ülkede. Çocuklar ölüyor.
Her adım başı atılan sloganlar harekete dönüşmüyor, verilen sözler tutulmuyor. Bunadır itirazım.

Ne ara böyle olduk ne ara uzaklaştık özümüzden? Yoksa hep büyüklerimiz masal mı anlatırdı bizlere... Hani o güzel günler, hani güneşin ayrım yapmadığı, hani adaletin âdet, zalimin zelil olduğu günler.

Şimdi güzel bir dünya düşlemekteyim. Sevginin, bilginin, huzurun olduğu bir dünya... Şu fani dünyada acı sonların olmadığı bir dünya.  

NextGen Digital... Welcome to WhatsApp chat
Howdy! How can we help you today?
Type here...