Kindi'den Hüzne Dair- ''Üzüntüyü Yenmenin Çareleri'' Nelerdir?
İslam filozofu El- Kindi Üzüntüyü Yenmenin Çareleri adlı risalesinde ilk olarak üzüntüyü tanımlamaktadır o tanınmayan bir şeye karşı mücadele edilemeyeceğini ifade eder. Onun bakış açısına göre hüzün, sevilenlerin kaybından ve isteklerin elde edilememesinden kaynaklanan arızi bir durumdur. Psikolojik bir rahatsızlıktır, ruhumuzu hasta eder. Bir zaman sonra bedenimizin de hasta olmasına neden olur. Kindi’ye göre beden ruha değil, ruh bedene üstün ve hakimdir. İnsan ruhuyla insandır dolayısıyla bedenin hastalığından ziyade ruhun hastalığı daha mühim ve tehlikeli,tedavide daha öncelikli bir durumdadır. Böyle bir ruh hastalığına yakalanmış kimse, bedenini tedavi ederken yaptığı gibi ilaç içme, dağlama, yakma ve mal sarfetmeyle şifaya eremez onu şifaya erdirecek olan öncelikli şey güzel alışkanlıklar edinmektir. Güzel alışkanlıklar zorluklarla mücadele etmede insana yardımcı olur, insanın derecesini yükseltir böylelikle elden gidenlere ve ulaşamadıklarına karşı sabır gösterir hüzün ihtimalini sabra harcar.
Oluş ve bozuluşlar aleminde yaşayan insan elbette her sevileni elinde sonsuza dek tutamaz ,her istediğine ulaşamaz eldekilerin kaybından ve isteklere ulaşamamaktan dolayı hüzün meydana gelir. Bu durumda alacağımız tedbirlerle hüznü bertaraf edip,edemeyeceğimizi iyice düşünmek gerekir. Kindi bakış açımızı farklılaştırmanın hüznün meydana gelmesini önleyecek bir yöntem olduğunu ifade eder buna göre insan hüznün ne olduğunu düşünmeli ve onu kısımlara ayırmalı ki onu tanıması ve tesiri altına girmemesi mümkün olsun. Bu noktada hüzün insanın kendi eliyle yapa-geldiklerinden ve başkalarının eylemlerinden dolayı olmak üzere iki şekilde meydana gelir.Kendi eylemlerimizden dolayı meydana gelen hüzne karşı koymak en basitidir. Hüznü meydana getiren şeyleri yapmamak insanın elinde olan birşeydir böylelikle insan hüzün meydana getiren davranışlara girmemeyi tercih edebilir. Bu noktada irade gücü devreye girer. Akıllı kimse kendine hakim olan ve hüznü istemeyen kimsedir. Başkalarından gelen hüznün bertarafı ise bazı durumlarda insanın eliyle,bazen diliyle,bazen kalbiyle mümkün olabilir. Her zaman insanların hüzün meydana getiren eylemlerine engel olunamayabilir. Bazen elimizden geldiğince bazen dilimiz döndüğünce bazende kalbimizle buğz ettiğimiz ölçüde olaylara müdahil olabiliriz. Engel olamadığımız durumlarda veya hüzne neden olacak olaylar henüz olmadan olabileceği ihtimaliyle hüzünlenmek akıl dışı bir davranıştır, kendi ruhumuza zarar vereceğimizden ötürü zalimliktir. Öyleyse zalim olmayı tercih etmemeliyiz. Hüzne neden olacak durumları henüz başımıza gelmeden kara kara düşünmek de hüzne neden olur. Böylelikle kendi savunma mekanizmalarımızı geliştirmekten çok soruna odaklanır ve onu gözümüzde hayli büyütürüz. Mesele hüzünden kendimizi nasıl muhafaza edeceğimizi bulmak için düşünmektir.
Risalesinden hareketle hüzne karşı İslam filozofu El-Kindinin tavsiyelerini şöyle maddeleyebiliriz.
1- Güzel Alışkanlıklar Kazanma,
Alışkanlıklar hayatımızı düzenleyen en etkili husustur. Öyleki insan kendini en iyi ölçüde alışkanlıklarını gözlemleyerek tanıyabilir. Hüzün zamanlarında alışkanlıklar dayanak noktamız olur. Hüzün alışkanlıklarımıza bizi daha da yaklaştırır. Burada alışkanlıkların keyfiyeti de çok önem arz eder. Hüzün zamanlarında kötü alışkanlıklara da bağlanabiliriz ama bu durum hedefimizin zıddına hizmet eder hüzün girdabına daha çok kapılırız. Güzel alışkanlıklar ise genel itibariyle yapıcı mahiyette olduklarından hüzne karşı mukavemetimizi ve manevi derecemizi arttırır.
2- İsteklerini İmkan Dahilinde Olanlar Üzerine Yöneltme,
Hüzün elimizdekilerin kaybından dolayı meydana geldiği gibi isteklerimize ulaşamama neticesinde de meydana gelir. İnsan gelmiş olduğu bu dünyada sürekli olarak ihtiyaçlar ve istekler sarmalında gidip gelir. İhtiyaçlarımızı karşıladığımız sürece yeni istekler meydana getiririz bazı isteklerimize hemen ulaşabilir bazılarına ulaşmak biraz zaman isteyebilir bazı şeylerde ulaşamayacağımız konumdadır. Ulaşmamızın imkansız olduğu durumları arzu edersek ulaşamama halimiz bizi hüzne sürükleyecektir. Bu yüzden isteklerimizi doğru şekillerde yönlendirme bizi hüzünden sakındıracaktır.
.İmkansız şeyleri isteyen amacına ulaşamaz ve hüzne kapılır.
3- Gerçek İhtiyaçlarımızı Tespit Edip İhtiyacımız Olmayan Şeylere Karşı İstek ve Sahipliğimizi Azaltmak.
Kendi kendimize yeterek dışarı bağımlılığımızı azaltmak hüzne karşı alabileceğimiz yöntemlerden en etkilisidir. Kendi haricindekilere bağlanan insan onların kaybıyla derin bir hüzne kapılır. Hüzne karşı en büyük silah çok fazla şeye sahip olmak değil az şeye ihtiyaç duymaktır.
4- Değeri Olmayan Şeylere Değer Vermemek.
Değersiz şeylere değer veren insan elbette hüzne giriftar olur. Dünyayla olan ilişkilerimizde adil olmak her şeyi yerli yerine koyarak bir yaşam inşa etmek bizi hüzünden koruyacaktır.
5- Kıskançlıktan kurtularak emanet şuuruna erip nimetin Allah tarafından verildiğinin farkında olmak. Kıskançlık büyük bir kötülüktür insan ruhunu hasta eder hased eden haris insan çok yerde hüzne kapılır.
6- Her kaybedilenin yerinin dolacağını bilme.
7- Gereksiz zararlı ve ızdırap veren şeyler üzerinde düşünmemek.Kötü olaylar yaşadığımız zamanlarda düşüncemiz sürekli bu olaylara yoğunlaşmak ister ama genellikle bu odaklanma bizi çözüm yollarını bulmaktan alıkoyar ve hüzün bataklığına daha çok batmamıza neden olur.
8- Kötü olan şeylerden değil kötülükten nefret etmek.
9- Musibetlerin tabii oluşunu, oluş içinde olanın bozulmaya tabii olduğunu
kabul etme.
10- Maddi kayıplardan etkilenmeden manevi meziyetlerin kaybolmaması ve ebediliğini hatıra getirme
HASAN EMİN BALCILAR