Yol Ne Olmalı?
Asr-ı Saadet'ten sonra Müslümanlar fitneler dolayısıyla pek çok kez bölündü.
Bu fitneler sonraları içtihadi farkları meydana getirseler de ilk etapta siyasi görünümde idiler.
Siyaset yönetme mânâsına geliyor.
İnsan nefsinin yönetme ve hüküm koymaya olan düşkünlüğü hakikate iman etmiş bir toplumun fertlerini ayırdı birbirinden. Yunus Emre hazretleri diyor ya hani:
İnsan nefsinin yönetme ve hüküm koymaya olan düşkünlüğü hakikate iman etmiş bir toplumun fertlerini ayırdı birbirinden. Yunus Emre hazretleri diyor ya hani:
"Ben gelmedim dava için/Benim işim sevi için/Dostun evi gönüllerdir/Gönüller yapmaya geldim."
İşte bölünmemizin sebebi, burada dava diye tabir edilen siyaset, yani hükmetme hırsı yüzündendir.
Günümüzde Müslümanların birliğini esas alan oluşumların pek çoğuna baktığımız zaman ise bu oluşumların temellerinin siyasi olduğunu görmekteyiz. Birlik isteyenler, bizi ayıran mevzuyu ana gündemlerine alıyorlar. Halbuki ayrılmamızın temeli siyasi. Dolayısıyla birliğimizin temeli siyasi olamaz. Siyasi birliğimiz olabilir ama birliğimizin temeli siyasi olamaz.
Müslümanlar politika bilmeli buna sözüm yok. Lakin İslam aleminin birlikte hareket edebilmesinin siyaset ile değil yeterli ehemmiyeti göstermediğimizden ötürü unutulmaya yüz tutan İslam ahlakının yeniden inşaa çabasıyla mümkün olacağı kanaatindeyim.
Ahlak; huy, seciye, tabiat, din, mertlik ve karakter manalarına gelir.
Ahlak; huy, seciye, tabiat, din, mertlik ve karakter manalarına gelir.
İmam Gazali "Allah insanı üstün bir düzen üzerine yaratmış fakat ahlakını iyileştirmeyi ise kendi iradesine bırakmıştır." diyor.
Kendi irademizle hal ve hareketlerimize güzellik kazandırmalıyız. İslam ahlakını şiar edinmeli ve bunu ana meselelerimizden biri haline getirmeliyiz.
Nitekim Efendimiz de (s.a.v.) "Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim." buyuruyor.
Tekrardan güzel ahlaka dönmeliyiz. Güzel ahlaka dönmekten başka yolumuz yok çünkü güzel ahlakın olmadığı yerde kargaşa hüküm sürüyor.
Anadolu'yu bizim yapan, bize vatan kılan kalp fatihleri Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaşi Veli hazretleri güzel ahlakın sembol isimleri haline gelmişlerdir. Kalp kırmayı en büyük kötülük sayan bu insanların fikirlerinin yaşatıldığı bir cemiyette kin, nefret, öfke bulunabilir mi?
Bu cemiyette olsa olsa en büyük birlikler teşekkül edilir. Yalnız bedenlerin bir arada bulunması değildir bu birlik, gönüllerin de cem olmasıdır.
İnsanlığın yürek yangınına merhem olmak istiyorsak, Müslümanların ve büsbütün insanların, yaratılmışlar olarak hür bir şekilde şereflice yaşamasını istiyorsak
güzel ahlak olmalı bizim yolumuz, yönetme hırsı ve siyaset değil...
Anadolu'yu bizim yapan, bize vatan kılan kalp fatihleri Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaşi Veli hazretleri güzel ahlakın sembol isimleri haline gelmişlerdir. Kalp kırmayı en büyük kötülük sayan bu insanların fikirlerinin yaşatıldığı bir cemiyette kin, nefret, öfke bulunabilir mi?
Bu cemiyette olsa olsa en büyük birlikler teşekkül edilir. Yalnız bedenlerin bir arada bulunması değildir bu birlik, gönüllerin de cem olmasıdır.
İnsanlığın yürek yangınına merhem olmak istiyorsak, Müslümanların ve büsbütün insanların, yaratılmışlar olarak hür bir şekilde şereflice yaşamasını istiyorsak
güzel ahlak olmalı bizim yolumuz, yönetme hırsı ve siyaset değil...