Vefa
Vefa İstanbul'da bir semt adı olarak kalmamalı diye bir yazı kaleme almak niyetindeydim ki yazıyı kaleme alamadan planda olmamasına rağmen vefa semtine uğradım, Ebu'l Vefa hazretlerini ziyaret ettim.
Vefa deyince aklımıza ne geliyor?
Hiç tereddütsüz vefa denildiğinde ben dostluklarımı hatırlarım.
Son görüşmenin ardından hayli takvim yaprağı karışsa da maziye, dostluklar baki olarak kalır.
Mesafeler artmış olsa da dostlar dostluktan bir şey kaybetmezler.
Ve vefa biraz ızdıraplıdır, acılı bir haldir.
Bir dağın eteklerine yapılan bir ilim yuvasının sakinleri olarak vefanın nasıl bir şey olduğuna dair konuşmamıştık. Bir olmanın, birlikte olmanın bir ayrılığa mahal vereceğini düşünmüyorduk zira;
yanılmışız!
Kader her birimizi savurunca anladık birliklerin yerini ayrılığa bırakabileceğini.
Ayrılıktan kırgın değilim ama vefa her seferinde bana acı veriyor.
Kızıyorum
Ama kızdıklarım asla dostlarım değil
Her hikaye kötü sonla bitmez biliyorum.
Ben vefadan yakınıyorum
Vefa hatırlamaktı, vefa sormaktı, vefa koşmaktı...
Hatırladım mı? Sordum mu? Koştum mu? Bilemiyorum...
Bu yüzden kızıyorum.